Kalıplaşmış İngilizce İfadeler ve Deyimler

En yaygın İngilizce ifadeleri öğrenmek neden önemli?

İngilizce kelimeler konusunda kendinizi geliştirdiniz ama bazı cümlelerin içindeki kelimeleri bilmenize rağmen ne anlama geldiğini anlamakta zorlanıyor musunuz? Eğer öyleyse, İngilizce kalıplaşmış ifadeleri (phrasal verbs) öğrenmeye ne dersiniz? İngilizce'de bazı kelimeler kendi aralarında birleşebilirken bazıları birleşemez. Bu nedenle İngilizce deyimleri öğrenmenizde fayda var.
Bazı deyimlerin anlamları kelimelerine bakarak anlaşılabilirken bazılarını direkt çevirdiğinizde çok soyut kalabilir. İşte bunlardan bazıları:

  • Out of the blue: Birdenbire, beklenmedik

  • Hit the books: İneklemek

  • Twist someone's arm: Ağzından birip burnundan çıkmak

  • Sit tight: Sabırlı olmak

  • I am broke: Meteliksizim, parasızım

  • Bottoms up: Şerefe

You are nuts: Delirmişsin
Lose your bottle: Cesaretini yitirmek
Throw someone under the bus: Birini yanlışlıkla kurban etmek
Take a chill pill: Sakin ol, rahatla
Go cold turkey: Bağımlılık yapan tüm alışkanlıkları bırakmak

İngilizce öğrenen insanlar

Bilmeniz gereken 10 İngilizce ifade ve cümle

Yukarıda bahsettiklerimiz daha az bilinen İngilizce deyimlerdi. Şimdi en sık kullanılan İngilizce ifade ve cümleleri inceleyelim.

  1. 1. Good morning. = Günaydın.

    Eğer bir gün kendinizi İngiltere'de bulursanız, her sabah "Merhaba!" demek oldukça kibar bir davranıştır çünkü İngilizler oldukça sosyaldir. İngilizce'de "Günaydın" demek için "Good Morning" denir.
    Şimdi ana dilini konuşan biri ile selamlaşmanın tadını çıkarın:

    Good morning.

  2. 2. Good afternoon. = Tünaydın.

    Peki günün ilerleyen saatlerinde, İngiltere'de insanlarla selamlaşmak isterseniz? Bunun için "Tünaydın" yani İngilizce'de "Good Afternoon" diyebilirsiniz.
    Şimdi ana dilini konuşan birinin telaffuzuna kulak verin:

    Good afternoon.

  3. 3. My name is Mondly. = Benim adım Mondly.

    Farz edelim ki adınız Mondly ve İngiltere'ye seyahat ediyorsunuz ve sokakta insanlarla tanışıyorsunuz. Kendinizi tanıtmak için "Benim Adım Mondly" yani İngilizce'de "My name is Mondly" diyebilirsiniz.
    ABD'den bir kişinin bunu nasıl telaffuz edeceğini dinleyin:

    My name is Mondly.

  4. 4. I'm pleased to meet you. = Tanıştığıma memnun oldum.

    Kendinizi tanıttığınıza göre şimdi İngilizce konuşan birisi size "Tanıştığıma memnun oldum" yani İngilizce'de "I am pleased to meet you" diyecektir.
    Şimdi de ana dili İngilizce olan bir bireyden tam olarak bu cümleyi dinleyin:

    I'm pleased to meet you.

  5. 5. How are you? = Nasılsın?

    Bu noktada konuştuğunuz kişiye İngilizce "Nasılsınız?" demek kibar olabilir.
    Son derece kolay telaffuz edilebilir. Şu şekilde söylenir:

    How are you?

  6. 6. Fine, thanks. And you? = İyi, teşekkürler. Siz?

    Eğer, diğer bir taraftan, bir İngiliz ilk olarak size nasıl olduğunuzu sorarsa, bu kibarca nasıl ce­vap­la­ya­ca­ğı­nız­dır. Konuşulmayan kibarlık kuralını gittiğiniz her yere uygulayın, böylelikle pek çok kapı önünüzde neşeli bir şekilde açılacaktır.
    Burada bir ana dil konuşanı nasıl söylendiğini gösteriyor:

    Fine, thanks. And you?

  7. 7. I’d like a beer. = Bir bira isterim.

    Ve ABD'deki bir arkadaşınızı ziyarete gittiğinizde kendinizi bir barda bulabilir ve İngilizce bir bira sipariş etmek isteyebilirsiniz.
    Ana dili İngilizce olan bir kişinin size nasıl yapıldığını göstermesine izin verin:

    I’d like a beer.

  8. 8. I'm sorry. = Özür dilerim.

    Bazen siparişiniz verdiğiniz şey kalmamış olabilir, bu durumda garson size "Üzgünüm" diyecektir, yani İngilizce'de "I'm sorry".
    Nasıl telaffuz edildiğini dinleyin:

    I'm sorry.

  9. 9. See you soon! = Yakında görüşmek üzere!

    Bu Avusturalya'da muhtemelen ertesi gün görüşeceğiniz iş arkadaşınıza "Görüşmek üzere" demenin iyi bir yolu.
    İngilizce konuşanların bu ifadeyi nasıl söylediklerini dinleyerek duyularınızı memnun edin:

    See you soon!

  10. 10. Goodbye. = Güle güle.

    Hoş bir konuşmayı en kibar bir şekilde bitirelim. Bu İngilizce'de "Hoşçakal" demenin bir başka yolu.
    Birleşik Krallık'tan birisi bunu şu şekilde telaffuz edecektir:

    Goodbye.

Bunları biliyor muydunuz?

İngilizce'de çığır açıyor


I don't mind/don't care: Umrumda değil!
How is it going?: Nasıl gidiyor?
It sounds good: Kulağa hoş geliyor.
As soon as possible: Mümkün olduğunca kısa sürede
If I were you: Eğer senin yerinde olsaydım..
I'll be back soon: Yakın zamanda döneceğim.
Keep your promise: Sözünü tut.
Are you full?: Doydun mu?
Make yourself at home: Kendini evinde hisset.

Şimdi ise İngilizce'deki en zor ifadeye bakalım. İşte: "The sixth sick sheik’s sixth sheep’s sick.". Şimdi telaffuz etme sırası sizde. Gerçekten de söylemesi zor! Doğru söyleyemezseniz arkadaşlarınıza sorabilirsiniz. Eğleneceğinizi garanti ederiz.

İngilizce'de çığır açıyor

En yaygın İngilizce ifadeleri öğrenmenin faydaları

İngilizce diline daha hakim olursunuz

İngilizce deyimleri ve kalıplaşmış ifadeleri bilmek sizi, dile daha hakim yapar. Örneğin "I'm full" diyen birinin "Doluyum." değil de "Doydum." dediğini çok daha rahat anlarsınız.

Gerçek İngilizce konuşmalar yaparsınız

Ana dili İngilizce olan biriyle daha rahat ve akıcı konuşurken onun zaten bildiği deyimleri anlamanın ve doğru kullanmanın verdiği özgüvene sahip olursunuz.

Daha kısa sürede akıcı konuşmaya başlarsınız

Temelden başlayarak hızla daha karmaşık İngilizce ifadeleri ve cümleleri günlük yaşamınıza entegre edersiniz. Farklı durumlar için hangi ifadenin kullanılacağını bilmek konuşurken daha az duraksamanızı sağlar.

İngilizce bildiğiniz için havalı hissedersiniz

Farklı bir dilde yabancı biriyle iletişime geçmek, onu anlamak ve anlaşılır olmak, size kendinizi havalı hissettirecek ki zaten ana diliniz dışında farklı diller bilmek oldukça havalı.

Mondly ile bir dil öğrenen 125 milyon kişiye katılın

Dillerin olduğu bir dünyayı keşfedin